İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | brush up f. | bilgiyi tazelemek | ||
She studied abroad in order to brush up her English. İngilizce bilgisini tazelemek için yurt dışında eğitim gördü. More Sentences |
||||
Genel | brush up f. | tazelemek | ||
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French. Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. More Sentences |
||||
Genel | brush up f. | tazelemek (bilgiyi) | ||
Genel | brush up f. | fırçalamak | ||
Genel | brush up f. | yenilemek | ||
Genel | brush up f. | küçük kusurları ortadan kaldırarak düzeltmek | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | brush up f. | fırça ile boyamak | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | fırça ile temizlemek | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | fırça ile parlatmak | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | temizlemek | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | bilgisini tazelemek | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | hafızasını tazelemek | ||
Öbek Fiiller | brush up f. | yenilemek |